BENİM İÇİN ÖL


 Bu kitap için söyleyeceklerim o kadar çok ki ! Beklediğimi bulamadım. Aslında bu kitap için çok fazla beklentim vardı. Alacakaranlık'a  o kadar çok benziyordu ki okurken sürekli iki kitabı karşılaştırıp durdum. Olayların gidişatı birebir aynıydı. Eğer yazar konu olarak vampirleri işleseydi  Alacakaranlık'ı okuduğumu düşünebilirdim. Ayrıca kitap çok durgun ilerliyordu. 250. sayfadan sonra birazcık hareketlendi ama yinede bu hareketlenme kitabı kurtarmak için yeterli değildi. Zaten serilerin ilk kitaplarında genellikle bir durgunluk hakimdir ama sürekli aynı olayların olması da okurken  zaman zaman sıkılmama sebep oldu. Yazar kitabın kahramanları belli bir kalıba sokmuş. O yüzden karakterlere hiç ısınamadım. 

16 yaşındaki Kate anne babasını trafik kazasında ablasıyla birlikte büyükanne ve babasının yanına Paris'e taşınmak zorunda kalır. Ablası Georgia bu kötü durumla yeni edindiği arkadaşlarıyla her zaman gezerek başa çıkmaya çalışsa da Kate bir türlü alışamaz. Kate'in bu haline üzülen Georgia, Kate'e bir kafeye gitmesini tavsiye eder. Kate gittiği kafede esas oğlanımız Vincent'ı görür ve aralarında bir elektiriklenme olu. Bu karşılaşma sahnesi  alacakaranlığa en çok benzettiğim sahneydi. Sonrasında sık sık Vincent ile karşılaşır. Bir süre sonra Vincentile kate flört etmeye başar. Kate oğlanın gerçek olamayacak kadar yakışıklı olduğunu düşünür. Zaten normal bir insan değildir. Vincent geri dönendir. Efendim geri dönen nedir derseniz onu açıklamayacağım. Olur da okumak isterseniz sizin için büyük spoiler olur. Zaten kitapta özgün olduğunu düşündüğüm tek şey geri dönenler. 

 İkinci kitap için büyük bir gelişme beklemiyorum. Çünkü kötü başlayan bir serinin ilerledikçe güzelleştiğine şahit olmadım. Tam tersi seriler, maalesef, git gide bozulur. En azından ikinci kitapta daha çok hareket olacağını umuyorum. 

PUANIM:

Hiç yorum yok: