Yine internetten birbirinden güzel kitaplar sipariş ettim. Alışverişimi Her zamanki gibi okuoku'dan yaptım. Çünkü  bildiğim kapıda ödeme seçeneği sunan tek site okuoku.






Hayranı olduğum Gece Avcısı Serisi'nin 5. kitabı Mezarın yüzü çıktı. Tabi ki sipariş verirken önceliğimdi. Kapağını diğer kitaplara göre daha başarısız buldum ama Artemis Yayınları'nın orjinal kapak kullanmasını seviyorum. Kitabın içinden ayraç ve poster çıkmaması beni çok üzdü. 5 ve6. kitaplar birlikte çıkacak demişlerdi ama 6. kitaptan hala haber yok.Umarım 6. kitabı bir an önce çıkarırlar ya da bir açıklama yaparlar.






Anita'nın 10 kitabını da almış bulunuyorum. Arka kapak yazısını okumadım. Zaten gereği de yok. Söz konusu Laurell K. Hamilton ise yazdığı herşeyi rahatlıkla okuyabilirim.Bu kitapta Anita'yı hangi maceralar bekliyor okuyup öğreneceğim.











Birçok blogda bu kitap için övgü dolu yorumlarla karşılaştım. Konusu hakkında ufak bir araştırma yaptığımda zombilerle ilgili olduğunu öğrendim. Daha önce hiç zombilerden bahseden kitap okumamıştım. Umarım memnun kalırım.






Okuoku'nun en sevdiğim özelliklerinden biri de harika ayraçlar göndermeleri :)


Sizler ne yapıyorsunuz ? ne okuyorsunuz ? Yorum bırakmayı unutmayın :)



                                                 



Bu kitabı kütüphanede gördüm.Kapağı çok ilginç ve hoş olduğu için konusuna bile bakmadan aldım. Molly'nin ölümden sonraki hayatı ve nasıl öldüğü anlatılıyor. O kadar çok eğlenceliydi ki nasıl bittiğini anlamadım . Bir baktım ki kitabın sonuna gelmişim. Çok eğlenceli ve değişik bir tarzı vardı. Ölüm konusu ancak bu kadar harika işlenebilir.


Molly çok tatlı bir karakter. Okurken onun düşüncelerine gülmekten kendimi alıkoyamadım. Kitabı okurken Molly'nin üç yaşındaki kızı Annabel'in  Molly öldükten sonra ortalıkta rezil olmasına çok üzüldüm. Zaten günlük yaşantımızda da ufak bir sorun olduğunda en çok etkilenenler malesef  küçük çocuklar oluyor. 


 Kitabın arka kapağı övgülerle dolu ki bunların hepsini hak ediyor.Değişik tarzda kitap okumak isteyenlere rahatlıkla önerebilirim. 


Sizler ne okuyorsunuz ? 








Kalemsuare  tarafından yapılan çekilişte yukarıda gördüğünüz "Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş" adlı roman verilecek. Katılmak isteyenler http://www.kalemsuare.com/2012/04/hediye-kitap-cekilisi.html .


Tam bir hayal kırıklığıydı benim için. Büyük umutlarla almıştım bu kitabı. Ama kitapta mantıklı bir paragraf bile yoktu. 


İlk yirmi sayfasını okuduğumda sanırım ileride güzelleşecek diye düşündüm. Okuyorum okuyorum değişen bir şey yok. Başı ne kadar sıkıcıysa sonu da öyle. Zaten kitabın bu kadar çok tutulmasının sebebinin adından kaynaklandığı çok belli. Zaten onlardan biri de benim. Küçük şeyleri bile büyük problem haline getiren biriyim. Belki benim bu durumumu düzeltmeme yardım eder diye düşünüyordum ama boşa harcanan parama ve bu kitabı okurken giden değerli zamanıma üzülmekten başka bir şey sağladığı yok.


Yazar, yazmak için yazmış. Kitapta yazdığı şeyleri uyguladığına da inanmıyorum zaten. Kim kitapta yazan şeylere tamamıyla uygulayabilir ki zaten? 


Sizde sakın kitabın adına kanıp ya da elinde bu kitapla gezenleri görürseniz kitapçıya koşmayın onlarda mağdurlardır. Yine de siz bu kitabı okuduktan sonra hala kitabı almayı düşünüyorsanız yada almamakta karasızsanız biraz araştırma yapın. Eminim yorumların %90ı benim yazdıklarıma benzer şeyler yazmış olacaktır.



Çok akıcı ve eğlenceli bir kitaptı. Okurken insanı bol bol güldürebilen nadir kitaplardan biri..İskoçya'ya gizli bir görev için gelen Thomas'ın hayatı tam anlamıyla baş belası olan Fia ile tanışmasıyla altüst oluyor. Fia'nın gevezeliği ve hayvanlara karşı aşırı merhametli olması kitapta komik olaylar olmasına sebep oluyor.  Thomas ise apayrı bir dünya. Çoğu zaman bazı olaylardaki inatçılığı sinir etse de bunu telafi etmeyi rahatça başarabiliyor.


Bir de kitapta Thomas'ın en yakın arkadaşı olan Robert var. Robert'in olduğu her bölümde gülümsediğimin farkına vardım. Boş zamanınızda okunabilecek gülümsemenizi sağlayabilecek romantik komedi kitabı.


Arka Kapak: Hoş bir kız olan Fia'yla tanışması, Thomas'ın İskoçya'daki istihbarat görevini altüst etmeye yeter de artar bile. İnsanı hem baştan hemde çileden çıkarmayı aynı anda başarabilen bu muzip ve güzel kız yüzünden, Thomas, MacLean Kalesi'nde tutsak kalır. Ne var ki  kaçma girişimleri tutsaklıktan da kötü sonuç verecektir. Fia'yla uygunsuz bir şekilde yakalanan İngiliz kontu, daha hiçbir şey yapamadan, kendini tuhaf bir evliliğin ortasında bulur. Aslında çok ciddi bir görevle İskoçya'ya gelmiştir, fakat Fia'nın sivri dili ve cüretkar tavırları, Thomas'ın hayatına büyük bir kargaşa getirir. Bu güzel kızın tek bir bakışı bile içinin tutkuyla dolmasına yol açarken, acaba Thomas görevini nasıl yerine getirebilecektir ?


Aslında daha erken bitirirdim .Ama Dolgu oyuncak yapmaktan pek vaktim kalmadı ( Çocuk gelişimi okuyorum). Harika bir kitaptı tadı damağımda kaldı. Herkes Tess Gerritsen deyip duruyordu. Bu kadar harika bir yazar beklemiyordum. Anlatım biçimi, konusu o kadar harika ki kitabı okurken zamanın nasıl geçtiğini anlamadım. Bir sonraki sayfayı çevirmek için yanıp tutuştum adeta. Bundan sonra ilk fırsatta diğer Tess Gerritsen kitaplarını da okuyacağım.

Arka Kapak: Dr. Maura Isles, deyim yerindeyse hayatının en tehlikeli olayına tanık olmak üzeredir. Yüzleşeceği seri katil beraberinde çok gizli sırları açığa çıkartacak. Cerrah ve Günahkar adlı romanların devamı olan bu muhteşem gerilim romanında Jane Rizzoli serisinin yeni hikayesine tanık olacağız.

Dr. Maura Isles, geçimini kadavraları incelemekle sağlamaktadır.Metropolitan Cityde patoloji uzmanı olarak çalışan Isles, normal bir insanın hayatında göremeyeceğinden çok daha fazla ceset görmüştür-bunların çoğu hunharca katledilmiş insanların cesetleridir.Fakat daha önce hiç kanının çekildiği, dona kaldığı, tansiyonunun düştüğü bir vakayla karşılaşmamış olan Maura'nın karşısındaki cesedin duruşu bile onu korkutmaya yetmiştir. Çünkü daha önce önünde uzanan cesetlerden hiç biri onun cesedi olmamıştır.

Her şey ortadadır. Gözleri önünde yatan cesetten daha gerçek bir delil yoktur. Jane Rizzoli'de cesedin Maura'nın evinin önünde ölü bulunduğunu söyler. Cesetteki tüm uzuvlar Maura'nın  vücudundakilerle neredeyse örtüşmektedir. Daha da korkunç olanı, Maura'nın ve cesedin doğum tarihi ve kan grubu tıpatıp aynı dır. Şoktaki Maura için son seçenek , DNA testi olacaktır fakat testin sonucu daha da şok edicidir: Ceset Maura'nın ikiz kardeşidir. Şimdiden karanlık, tehlikeli ve rahatsız edici bir cinayet davasına dönen arkasında birçok karanlık sırrı barındırmaktadır.

Cevapların peşine düşen Maura, bir sahil ilçesi olan Mainee gider. burada da onu korkunç süprizler beklemektedir. Herşeyden daha ürkütücü olanı ise, etrafta kol gezinen seri katilin, cinayetlerine de durmak bilmeden devam etmesidir. Katliamı durdurmak  ve geçmişi hakkındaki bu karanlık sayfaları aydınlatmaya çalışan Maura'nın ilk işi hiç kimsenin bilmediği, bu güne kadar görmediği gizli annesini bulmak olacaktır.

Kitap yorumlarına bakarak almıştım. Ama bu kitap beni biraz hayal kırıklığına uğrattı. Sanırım fazla bir şey beklemişim kitabı alırken. Ama tabi bu benim beklentimi yüksek tutmamdan kaynaklanıyor. Yoksa boş zamanınızda okunabilecek dili sade, akıcı ve güzel bir kitap.

Arka Kapak: Onu kendine aşık etmek için yalnızca bir yılı vardır... Isabel MacDonald, amansız bir kavgaya son vermek için klanının en azılı düşmanı Rory MacLeodi le nişanlanmayı kabul eder. Ancak nişan onu kaleye- ve biraz tahrikle kalbine- girişini kolaylaştırmak için bir paravandır. Ne var ki haince planları hayranlık duyduğu her şeye sahip güçlü ve korkusuz bir Highand reisi olan Rory tarafından sınanır. Şimdi Isabel hep hayal ettiği mutluluğu, tam da ihanet etmesi gereken adamda bulmuş ve ihtirasın, intikamdan çok daha tehlikeli olabileceğini görmüştür.

Dostların yakınında olsun ama düşmanların daha da yakın... Rory'nin Macleod klanının reisi olarak görevi açık ve nettir. Kralın emrine itaat edip MacDonald'ların kızı ile evlenmek - şartları ise kendisi belirleyecektir. Rory nişanın yalnızca bir yıl sürmesine karar verip kızı ailesine teslim ettikten sonra başka biriyle evlilik yapmayı planlar. Fakat bu baştan çıkarıcı güzellikteki kadının, onun çelik gibi dirayetine meydan okuyacağını ve sert görünüşünün altında içten içe kanayan dizginlenmemiş ihtirasını ortaya çıkaracağını tahmin edemez.

Anita Blake serisi zaten çok sevdiğim seri. Serinin ilk 8 kitabından sonra başka türden kitaplar okuyabilmek için seriye ara vermiştim. Son kitap alışverişimde serinin 9. kitabını aldım .Vampir avcısı Anita'yı o kadar çok özlemişim ki 847 sayfalık kitabın nasıl bittiğini anlamadım.

Bu kitapta Anita'nın kiralık katil olan arkadaşı Edward'a borcu olduğu için onun yardımına gitmesiyle başlıyor.Çok gizemli bir karakter olan Edward beni bu kitapta çok şaşırttı. Laurell harikalar yaratıyor!

Edward'ın tek başına mücadele edemeyeceği kadar güçlü olan ölümcül bir rakip var.Yardım isteğiyle birlikte anita kendini yine canavarlarla dolu bir ortamda buluyor. Edward'ın yardım istediği tek kişi de Anita değil. Bernardo, Olaf Anita ve Edward'dan oluşan takım bu olayı çözmeye karalı.

Bu arada Olaf karakterine dikkat edilmesi gerekir. Çünkü Anita'ya kafayı fena halde taktı! İleride Anita'nın başını çok ağrıtacağa benziyor. Edward hakkında çok şey öğrendim bu sayede. Size ufak bir Spoiler. Eğer edWard'ın tehlikeli olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Edward'dan daha tehlikeli olan şey AİLE BABASI EDWARD.

Harika bir kitaptı. 10. Kitabı okumak için sabırsızlanıyorum.