"Boş zaman geçirmek için başka neler yaptığım ve güvendiğim az sayıdaki kişiler hakkında bir şey bilmek isteyebilirsiniz. Burada bu tür şeylerden bahsetmek istemiyorum. Güneş yükseldiğinde ve sıcaklık yayılmaya başladığında nerede uyuduğumu ya da gerçek adımı açıklamaya da niyetim yok. Sırlarım bana ait; tıpkı hain, karanlık yüreğime konan ödül gibi. Bu satırlar, sadece sizi bazen yanınızda yürüyen diğer varlıklarla ilgili uyarmak için yazıldı. Hayal bile edemeyeceğiniz ya da yorumlayamayacağınız  varlıklar. Yabancılara karşı dikkatli olun. "

 Savannah'ın Gölgeleri Serisi'nin ilk kitabını yaklaşık bir sene önce zaten okumuştum. Sonrasında araya sevdiğim serilerin kitabını sıkıştırınca bu Bu seri kitaplığımda unutuldu gitti. Yaklaşık bir hafta önce kitabı tekrar elime aldım. İlk seferde okurken biraz sıkılmıştım.  Şimdi ise ben bu seriyi neden öncesinde okumadım diye düşünüyorum.Okuduğum en kaliteli fantastik kitaplardan birisi.

  Seri iki ana karakterin gözünden anlatılıyor. Vampir William ve onun vampir oğlu Jack. William yüzyıllardır Savannah'ta yaşıyor. Herşey harika giderken bir gün William 'ın vampir babası ve en büyük düşmanı Reedrek Savannah'a geliyor. Konusundan fazla bahsedip fazla bilgi vermek istemiyorum. Kesinlikle fantastik severlerin alıp okumasını düşündüğüm bir seri .İlk başlarda sıkıcı gelebilir ama pes edip kitabı bir köşeye bırakırsanız harika bir macerayı kaçırırsınız.

Okuduğum birçok tarihi aşk kitabından daha güzel olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Çok akıcıydı. Bu kitabı güzel yapan etkenlerden biri de yazarın birçok şeyi gerçekten almasıydı.Bazı olaylar yaşanmış ve çoğu karakter gerçekten yaşamış. Monica McCarty ise gerçekle kurguyu güzelce harmanlamış ve güzel bir roman ortaya çıkmış.


Karakterlerin duyguları çok gerçekçi bir şekilde yansıtılmış. Ama erkek karakter olan LachIan Maclean kadınları aşağılamaya meyilli bir karakter.Kitapta diğer aşk kitaplarında olduğu gibi güzeller güzeli kız vardı. Bu olayı asla anlayamayacağım. Çirkin erkek karakter olabilir ama kız daima güzel olacak diye bir kural var sanki.Konusuna gelecek olursak, LachIan Maclean  klanını kurtarmak için Flora'yı kaçırarak kendisiyle evlenmeye ikna etmeye çalışıyor.  


Daha önce bu yazarın Asi adlı kitabını okumuştum. Kesinlikle bu kitap Asi'den daha güzeldi. Yazarın çıkan diğer  kitaplarını da okumak istiyorum.

Dün ailemize katıldı minik Royce. Henüz iki aylık. Çok şirin. Henüz hiç aşısı oladığı için bahçede kalıyor. Hemen  kendisini sevdirdi . Yalnız Royce'u almak için Pet Shop'a gittiğimde yaşadığım üzücü bir olayı sizinle paylaşmak istiyorum.


Bazı insanlar hayvanlar üzerinden parasını kazanabilir. Bu gayet normal ama onları bir canlı gibi değilde bir mal gibi görmeleri içler acısı. Royce pet shoptaki en sessiz köpekti. Satıcıya onu vermesini söylediğimde sanki gereksiz bir parça kumaş gibi zavallının ensesinden yakaladı. Üstelik bunu Royce'un canını acıtacak kadar kuvvetli bir şekilde yaptı. Tabi annemle ben çığlığı bastık. Adamın umrunda bile değil. Sanki sinek konuşuyor. 


Belkide karşılık vermek istemedi . Çünkü Royce oradaki en sessiz köpekti. Birileri almaz diye korkmuş olabilir. Nede olsa o hayvanlar onun gözünde sadece  mal!


Daha bir çok düşüncesiz insanın zavallı hayvanlara böyle yaptığını bilmek çok kötü. Keşke o insanlara biraz duygu aşılayabilme imkanımız olsaydı.


Bir zamanlar bu mahlukata taparak hayatımı onunla geçirme hayalleri kurduğuma inanamıyorum.Şimdi ise onu öldürme hayalleri kuruyorum.Böylece bir daha hiçbir şey hissetmeyeceğim-Juliet

Konusu çok değişikti. İlk başta garipsedim ama uzun sürmedi. Kısa sürede kendimi kitabın içinde buluverdim.Yazarın hayal gücüne hayran kalmamak elde değil. Kimse Romeo ve Juliet'e böyle bir bakış açısıyla bakmamıştır.

Bu sefer bildiğimiz Aşık Romeo Juliet çifti yok karşımızda. Artık onlar birbirini öldürmek isteyen düşmanlar.  Güzel aşk hikayesi Romeo'nun ölümsüzlük için Juliet'i öldürmesiyle mahvoluyor. Saf Aşık Romeo'yu kötü karakter olarak görmek hayli ilginçti.

Ölümsüz Juliet Serisinin ikinci kitabını büyük bir merakla bekliyorum. Stacey Jay beni merak içinde bıraktı.

Okullarda bittiğine göre artık kendime gelmem lazım. Çok düzensiz bir hayatım olduğunu fark ettim ve bunun önüne geçmek için kendime altı maddeden oluşan ufak liste çıkardım.




1. Daha çok not tutacağım.


2. İngilizcemi kitap okuyabilecek kadar geliştireceğim.Böylece yayınevlerinin istediğim kitabı çevirmesini aylarca beklemeyeceğim. İngilizcemi geliştirmek için ise ingilizce kitap okuyacağım. Elimde 59 sayfalık öykü var ilk olarak onunla başlayacağım.


3.Çok sevdiğim kuşum boncuk öldüğünden beri  yeni bir hayvan almayı düşünmüyordum. Ama bir tane köpek alacağım. 


4. Matematiğimi geliştireceğim.


5. Daha çok kitap okuyacağım.


6. Daha düzenli olacağım.




 Julie Garwood ile neden bu kadar geç tanışmışım diye kendime soramadan edemiyorum. Okuduğum ilk kitabıydı ama kesinlikle son olmayacak. Yazarın çok akıcı bir anlatımı var.


 Kurgulanan karakterlere bayıldım. Benim için kitaptaki karakterler çok önemlidir. Basit karakterlerin kitabı basitleştirdiğini düşünüyorum. Karakterler harika işlendiği için kitap harika bir şekilde ilerledi. Çok güzel bir aşk öyküsüydü ama Düşler Krallığı  kitabına çok benziyordu. Yinede okurken iki kitabı birbiriyle karşılaştırmadım. 


Aşk romanı okumak isteyenlerin kaçırmak istemeyeceği bir kitap.

Kitap bahçesinin hızına yetişilmiyor :)  İlk çekilişi sonuçlanmadan ikinci çekilişi yapıyor. Bu güzel çekilişe katılmak için tıktık.


 Anita Blake serisinin kitaplarını peş peşe okumuyorum ama bu kitaptan önce uzun bir ara vermiştim. 834 sayfa olması bu arayı bolca telafi etti. 


 Bu kitap seri için dönüm noktasıydı. Artık seride büyük değişiklikler oldu. Önceden Anita sadece Jean-Claude ve Richard ile uğraşmak zorunda kalıyordu. Ama bu kitapta Anita'nın sevgililerinin sayısı arttı. Önceden okuyucuların Richard karakterinden neden nefret ettiğini anlamıyorum.Artık anlayabiliyorum. Çünkü bende Richard'dan nefret ediyorum. Sanki Richard karakteri Anita ve hayranları sinir etmek için yaratılmış. Özet olarak her Anita kitabı gibi harikaydı.


Arka Kapak: Ben, Anita Blake, Canavar öldürüyorum.Gerçi gecenin bir vakti eve döndüğümde düşünmek istediğim son şey işim ama Zincirlenmiş Narkissos Kulübünde bir leoparadam kaçırıldığı için düşünmek zorundayım. Dışarıda, istedikleri zaman şekil değiştirebilen suçlular ve doğaüstü yaratıkların mücadeleleriyle dolu, karanlık bir dünya var. Şehrin Vampir Efendisi Jean-Claude'u altı aydır görmediysem de şu anda -bedeli ne olursa olsun- yardımına ihtiyacım var. Biri kurtadamaları hedef aldı. İkimiz birlikte onları kurtarmak zorundayız.


Kapağına bayıldım. Sırf kapağı için alabileceğim bir kitap. Okuyucu yorumları da gayet iyi. Yorumlarda Farklı bir anlatımı olduğu yazıyordu. Zaten farklı bir konusu var. Eh bana da ilk fırsatta alıp okumak kalıyor =)