Sonunda okumaya başlayabildim. Şu anda 23. sayfadayım. Yazar okuyucuyu nasıl meraklandıracağını iyi biliyor. Şimdiden kafamda birçok soru oluştu.





 Mirasyedi - Grace Burrowes adlı kitabı kazanan kişi Rüya Serim. Kendisini tebrik ediyorum :)



 Benden önce annem alıp okudu. Annemin pek hoşuna gitmedi. Umarım annemle aynı görüşleri paylaşmam :)


Uzun zamandır bu kitabı alıp okumak istiyordum ama tam sipariş edecekken son anda karar değiştirip başka kitap aldım. Ne zaman sevgili Büyülü Ayraç ile kitap takası yaptım işte o zaman bu kitabı geciktirmekle ne büyük bir hata yaptığımı anladım.

 Sağdan Birinci Mezarı bitene kadar elimden bırakamadım. Öyle ki "Okumaya Başladım" yazısını bile yazamadım.

 Kitabı okumaya başladığımda kafamda birçok soru dönüp dolaşıyordu. Çünkü yazar karakterimiz Charley nedir ne değildir açıklayana kadar canım çıktı. Tamam bu süre uzun değildi. Yani kitabın yarısına kadar falan sürmüyordu. İlk 10-20 sayfa için geçerliydi. Ama diğer fantastik romanlarda karakterin bilmediği bir şeyi bilmemek biraz garip geldi. Tabi bu kitaba kendimi daha çabuk kaptırmama da sebep oldu.

 Kitabın en sevdiğim özelliği kadın karakteri sevebilmem -ki bu çoook nadir olur. Karakterimiz Charley oldukça güçlü bir karakter. Peki dolu güçlü karakter var. Neden Charley? Çünkü Charley güçlü olmanın yanında insani özellikleri de bol bol barındırıyor. Yeri geldiğinde oturup hüngür hüngür ağlayabiliyor. Bazı kitaplardaki gibi bana bir şey olmaz, ben yıkılmam havalarında değil yani.

  Birde Reyes var. Ah Reyes Ah! Kitabın sonuna kadar ne ayak olduğunu anlayamadım ama kitapta her göründüğünde heyecanım tavan yaptı. İyi mi kötü mü ne olduğu belli olmayan karakterlere karşı bir hayranlığım var galiba benim.

 Şu anda bomba gibi bir seriye başlamanın mutluluğunu yaşıyorum. Şu sınav saçmalığı biter bitmez serinin ülkemizde çıkmış olan iki kitabını alacağım :)

PUANIM:

Kitabı Okurken Dinlediğim Müzik:



 Bu kitaptan sonra şunu anladım. John Green tam benlik bir yazar. Yazarımız bize ne iyi bir son ne de kötü bir son sunuyor. John Green bize hayatın içinden kopmuş hikayeler sunuyor.

 Kitabın arka kapak yazısını okumadığım için ilk başta sürekli Alaska adında bir kızın peşinde koşan bir adam hayal etmiştim.Elbette böyle bir şey yoktu :)

 Bu güne kadar okuduğum tüm kitaplardan farklı bir konuya sahipti. Sadece konusu değil karakterleri de çok farklıydı. Özellikle Alaska'ya hayran kaldım. Onu nasıl tanımlayabileceğimi bilmiyorum. Galiba değişik diyebiliriz.

 Yazarın bu kitabını okuduktan sonra diğer kitabını alıp almamaya karar vereceğimi söylemiştim. Diğer kitabını kesinlikle alacağım :)

PUANIM:


 Yazarımızın Aynı Yıldızın Altında adlı kitabını okumuş ve çok beğenmiştim. Bunun üzerine Çukurova Kitap Fuar'ında yazarın Alaska'nın Peşinde adlı kitabını aldım.
 
 Şimdilik daha başlarındayım ama insanın kendini içinde kaybettiği kitaplara benziyor. Okuyup göreceğim :)



 Bu seriye veda ederken ağlayacağımı, kitabı bitirdikten sonra birkaç gün boyunca kitabı kafamda evirip  çevireceğimi düşünüyordum ama öyle olmadı. Son kitap beni hayal kırıklığına uğrattı. 

 Yazarın diğer kitapları bir sonrakinden daha güzel olduğu için böyle düşünüyordum ve bomba gibi bir son bekliyordum.

 Beni en çok rahatsız eden şeyle başlamak istiyorum. Bu ne diye soracak olursanız Aşk Üçgeni. Diğer kitaplarda gayet dozunda verilen aşk üçgeni Liderde oldukça abartı seviyedeydi. Sürüler birbirine girmiş, etraf kan göleti olmuş. Bizimkilerin aklıysa aşkta. Haliyle bu durum baydı.

 Faythe bu kitaba kadar çok sevdiğim nadir kadın karakterdi. Liderle bu özelliği kaybetti. O kadar kendini beğenmiş davrandı ki tüm sevgimi alıp götürdü.

  Şimdi bu kadar saydırdım ama yiğidi öldür hakkını yeme demişler. kitap kötüydü ama serinin geneline bakınca iyi bir seriydi. Okuduğum için pişman olmadım ama şu final kitabı daha iyi olabilirdi sanırım.

PUANIM:
Sırf dövüş sahneleri için verdim bu puanı. Yoksa ikiden fazlasını vermezdim.



 Aslında bir Instagram hesabı açmak aklımda bile yoktu. Sürekli iletişim halinde olduğumuz bir takipçim benden Instagram hesabı açmamı isteyince bende açayım dedim.

 Hesabım kişisel bir hesap olsa da ağırlıklı olarak kitaplar olacak elbette:) Hesap için TIKTIK :)

Okumaya kıyamıyorum resmen. Bir başlayayım dedim. 160. sayfaya gelivermişim. Bu seriye veda etmek çok zor olacak :(



  Aslında pek fazla bir şey söylemeye gerek duymuyorum. Yazar Judith McNaught sonuçta :) 

  Mutluluku yazarımızın diğer kitapları gibi elime aldığımda bırakamadım. Koskoca 550 sayfalık kitap hemen bitiverdi. 

  Kitapta en sevdiğim özellik kızımızın kafasına koyduğunu yapmasıydı. Bu tarz güçlü kadın karakterlere bayılıyorum.

  Erkek karakterimiz Ian ise beni çileden çıkardı. Adam ne kadar zeki olursa olsun ön yargılarıyla her şeyi batırıp durdu. Bir kere bile zavallı kızcağızı dinlemedi. Hele bir de zeki olmayıp olayları çabuk kavramasaydı kafayı yerdim herhalde.

   Kitabın içeriğini çok beğensem de o kapak beni okurken çok rahatsız etti. Bari kapağa birini koyuyorsunuz adam akıllı karakterlere benzeyen birini koyun kardeşim. Kitaptaki kız sarışın ama kapaktaki kız esmer! Bu tür detaylar beni çok rahatsız ediyor.


PUANIM:

Kitabı Okurken Dinlediğim Müzik:




Herkese Merhaba ! Kitaplığım uzun süre önce dolduğu için aldığım kitapalrı masanı üzerine diziyordum. üniversiteyi şehir dışında okuma ihtimalim olduğu için kitaplık yaptırmayı da istemiyorum.

 Kitap İklimi blogunun sahibiyle takas yapmaya karar verince ben neden bunu yapmıyorum dedim.

 Takas etmek istediğim kitapların hepsinin fotoğrafını okumak istiyorum ama öncelikle belirtmek istediğim birkaç şey var.

  • Kitaplarımın hepsi orijinaldır ve takas edilmek istenilen kitabın orijinal olması zorunludur!
  • Kitapların hiçbiri yıpratılmadı.
Bana facebook sayfamdan veya e-mail  adresimden ulaşabilirsiniz. Eğer takas etmek istediğiniz kitabı okumadıysam ve merak ediyorsam takas yapabiliriz :)

Şimdi takas etmek istediğim kitaplara göz atalım :)








Hazır kafayı Tarihi Aşk kitaplarıyla bozmuşken bir tarihi aşk kitabı çekilişi yapmamak olmazdı :)
a Rafflecopter giveaway

  Bu kitabı geç okuyorum diye pek azar işitmiştim :D Kitabı okuduktan sonra bu azarların ne kadar yerli olduğunu anlıyorum. Bu kitap okunmaz mı! İlk defa bir tarihi aşk kitabını bu kadar çok sevdim.

  Yazarımızın daha önce günümüz aşk kitabını okumuştum ve biraz hayal kırıklığına uğramıştım.  Şimdi neden bu kadar çok hayranı var anlıyorum. Yazar kitap yazmamış, bildiğin destan yazmış.  

  Tarihi aşkları okuduğumda bir süre sonra unuturum. Diğer tarihi aşklarla birbirine karıştırırım. Düşler Krallığından sonra asla unutmayacağım ikinci tarihi aşk kitabı  Gelin olacak.

  Kitap harika ama anlaşılan yayınevi kitabı pek önemsememiş gibi. Çünkü çeviri o kadar baştan savma ki! Çoğu zaman kim konuşuyor yahu diye şaşırdım. Saçma yapan yerlerde - konuşmanın ortası gibi- yeni bir paragrafa geçilmiş. Normalde bu tür çeviri hatalarını çakmam bile. Eğer ben bile bu kadar rahatsız oluyorsam diğer okuyucuların vay haline.

  Buna rağmen okunur mu demeyin bu kitabın yarısı çevrilmemiş olsa yine okurdum. Bir sonraki alışverişimde yazarın diğer tarihi aşk romanlarını da alacağım.
Alın Okuyun Ve Okutturun !


PUANIM:


Kitabı Okurken Dinlediğim Müzik:


Görüldüğü gibi hala Bir Geyşanın Anılarının etkisindeyim :)