Kitaplığıma baktığımda iki tane Ephesus Yayınları'na ait kitap gördüm. Oysaki Ephesus Yayınları'nın birçok kitabını merak ediyorum. Bundan sonraki alışverişimde Ephesus Yayınlarından en az iki kitap olacak.  


  Kitabın yarısındayken bu kitabı asla sevemeyeceğimi düşündüm. Özellikle erkek karakter Falcon sinir krizine girmeme sebep oldu. Ama kitap hakkındaki düşüncelerim kitabı bitirdiğimde farklı bir boyuttaydı. Karakterler çok gerçekçiydi. Falcon karakterine sinir olmamın sebebi diğer tarihi aşk romanlarındaki karakterlerden farklı olarak zayıf yönlerinin bulunmasıydı.  

  Diğer tarihi aşk kitaplarından farklı olarak konunun işlendiği dönem hakkında çok bilgi veriyordu. Özellikle o dönemde kadınların bir mal konumunda olmasını fazla dramatize etmeden anlatması çok hoşuma gitti. Kitapta Yurtsuz John ve Robin Hood'da var. 

  Tarihi aşk sevenlerin ve aşırı tenselliğin olduğu kitaplardan rahatsız olmayacağını düşünenlerin okuması gereken bir kitap. Birçok kişi tensellikten dolayı kitabı beğenmediğini söylüyor. 

Arka Kapak: Jasmine beyaz kısrağı ve sarı saçlarıyla bir erkeği arzudan kıvrandıracak kadar güzeldir.Ancak Kral Richard'ın üvey kardeşinin menekşe gözlü aşk çocuğu, hiçbir erkeğin onun kalbine girmesine izin vermeyeceğine dair ant içmiştir. Ta ki Jasmine bir gün kristal küresinde onun yüzünü görünceye dek: Esmer bir şövalye kollarını açmış, onu beklemektedir. Jasmine, Falcon'un hipnotize edici bakışları ve yakıcı öpücüklerinden kendini korumak için şehvete susamış bir hükümdar ve sefahat düşkünü maiyetini bile karşısına almaktan çekinmeyecektir.

Kan ve kılıçla yaşayan, tehlikeli derecede yakışıklı Falcon de Burgh bir kadınla evlenebileceğine asla ihtimal vermemektedir - ne var ki zarafeti dillere destan Jasmine'le bir kez bakışması yeterli olur.Şimdi onun söz dinlemez kalbini fethetmenin zorluğuna rağmen ona bir erkeğin bir kadına aşık olmasının harikulade yollarını öğretme hevesi içindedir. Ve şiddetli arzuları tek tek saklandığı yerden çıkmaya başlar...


Uzun süredir Renkli Kitap  blogunda gördüğüm ve yapmak istediğim kitap videosunu bugün yaptım. Videodaki tiz sesimden dolayı özür dilerim. İlk video çekimim olduğu için çok hata var ve ben bu çekimi yaparken hastaydım. Pek içime sinmese de sizinle paylaşmaya karar verdim. Umarım izlerken benim görüşlerimden daha olumlu görüşlere sahip olursunuz.  İyi seyirler :)


 Kitab-ı Sevda blogunun sahibi Merve ile birlikte okumaya başladığımız "Ben Nojoud 10 Yaşında Bir Dulum" bitti. Beklediğim kadar etki bıraktığını söyleyemeyeceğim.  Belkide bunun sebebi yabancı olduğumuz bir konu değil. Sürekli  çocuk yaşta evlilikler ile ilgili haber izliyoruz . 

  Yine de herkese okuması için tavsiye edeceğim bir kitap. Çünkü yukarıda da belirttiğim gibi  yabancı olduğumuz bir olay değil. Olaylara bir de çocuk gelinlerin tarafından bakmanızı sağlayacaktır.

  Bu kitabın polisiye olduğunu düşünmüştüm. kitabı bitirdikten sonra polisiye olarak değerlendirmemeye karar verdim. Çünkü katil en başından belliydi. Peki buna rağmen kitaba kötü diyebilir miyim? Kesinlikle hayır. En sevdiğim yanı arkeolojik kazılar hakkında çok bilgi vermesiydi.  

 Arkeolojik kazıyı yöneten adam esrarengiz bir şekilde ölü bulunuyor. Bunun üzerine halk arasında firavun laneti diye dedikodu yayılıyor. Kimse bu arkeolojik kazıyı yönetmek istemiyor. En sonunda Bay  ve Bayan Emerson bu kazı çalışmasını devralıyor.

  Bay ve Bayan Emerson'un bir de minik oğulları var. Kitabı okurken birçok kere "Keşke böyle bir çocuk olsa da gidip yanaklarına yapışsam" dedim. Öyle tatlı ki!

Arkeolojiye ilgi duyanların okuması gerektiğini düşünüyorum. Polisiye Roman bekleyenler ise hayal kırıklığına uğrar.

 Uzun zamandır kitap alışverişi yapmaya fırsat bulamıyordum. Bayram bahanesiyle yaptığım ilk iş kendimi D&R'a atmak oldu. Bir ben hariç herkes Can Yayınları'nın yaz kampanyasından yararlandı. Bende ziyaretimi fırsat bilerek bir tane kitabı sepete attım. Aslında kitabı seçerken çok zorlandım. Sonunda alışveriş yapan bir kadının Diana adlı kitabı aldığını gördüm. Bende o kadına uyarak hemen kitabı aldım. Kitap seçerken genellikle böyle tuhaf yollara başvururum. Çok eğlenceli oluyor.

 İkinci kitabı ise hiç almayı düşünmüyordum. Sadece arka kapak yazısını okuyordum. O sırada bir bayan yanıma gelip kitabı okuduğunu ve çok beğendiğini söyledi. Bende böylece iki yeni kitaba sahip oldum.

Bu arada fotoğrafın kalitesinin düşüklüğünden dolayı özür dilerim. Çok zor şartlarda çekim yapıyordum. İşte bunun "minik" kanıtı :)



Siz en son hangi kitapları aldınız ? Hangi kitapları okuyorsunuz ? Herkese iyi bayramlar :)


 Bu kitabı alırken klasik tarihi aşk kitabı okuyacağımı sanmıştım ama yanıldım. Öncelikle vıcık vıcık aşk yoktu. Bu hoşuma gitti. kızımız Beth'in  aşk konusundaki ahmaklığı çoğu zaman sinir olmama  sebep oldu. Ayrıca yazar duyguları yansıtmakta başarılı olamamış.

  Konusu ise üç kardeşin öksüz kalmasıyla birlikte hayatlarındaki değişimi ve zorlukları anlatıyor.

 Güzel bir kitap mıydı? Evet ama öyle hatırda kalır bir yanı da yoktu. Bir süre sonra hafızamdan silinip gidecek.
 Kitap Ayracı beni mimlemiş. Bu hafta içi yoğun olduğum için daha yeni fırsat bulabiliyorum. Yalnız sorular çok zor :)


  - Çaresi bulunmayan bir hastalığa yakalandınız ve bunun sonucunda yaklaşık bir yıllık bir ömrünüzün kaldığını öğrendiniz.Kalan bir yılda ne yapardınız ?

 Büyük bir depresyon yaşardım. Önceleri önemsemediğim şeyler birden gözüme çok önemli görünürdü. Acılı olduğum dünyadan kopmak için kitaplara sarılırdım. Tahminen o bir yılı bitiremeden yoğun stres nedeniyle kalp krizinden ölürdüm.


 -Fobileriniz, takıntılarınız var mı ? Varsa neler ?

 Tam adamına geldiniz! Öncelikle bu dünyadaki en büyük korkum hamam böcekleri.  Zararları dokunmayacaklarını biliyorum yine de adlarını duymam bile korkutuyor.
 En büyük takıntım ise bir yere yarım saatliğine bile gidecek olsam o anda ihtiyacım olabilecek her şeyin yanımda olması. O yüzden asla küçük bir çantam olamadı. 

 -Bir sabah kalktınız ve dünyada hiçbir insan olmadığını öğrendiniz, ne yapardınız ?

 Çok mutlu olurdum ! Küçükken bunun hayalini kurardım çoğu zaman. Tabi o zaman tüm dondurmaların benim olduğunu düşünürdüm :) Zaten yalnızlığı seven bir insanım. Benim için hiç problem olmazdı.

 - Dünyayı dolaşmak isteseydiniz hangi ülkeden başlardınız ? Neden ?

 Rusya! Her zaman merak etmişimdir. Aşırı soğuk olması da ilgimi çekiyor. Sıcaktan nefret ediyorum çünkü. 

- İtiraf edin prens/prenses dönüşür diye kaç kurbağayı öptünüz ?

Sıfır.

-En son yaşadığınız küçük düşürücü, unutamadığınız olay ?

 Bebeği olan bir kadına otobüsten inmesine yardım edeyim derken otobüsün dışına uçmuştum. Sonrasında beni bir gülme tuttu. Rezaletti.

- Asla yanından ayırmadığınız 3 şey?

Kitap, defter ve kalem.

- En yakın arkadaşınızın bir uzaylı olduğunu ve sizi ilk denek olarak gezegeninize götüreceğini öğrendiniz. Ne yapardınız ?

 Bu soruyu bir gün önce cevaplasaydım eminim başka bir cevap verirdim. Çünkü bugün birçok ünlü makyaj markasının hayvanlar üzerinde yaptığı deneylerin resimlerini gördüm ve tam anlamıyla sarsıldım. O yüzden arkadaşım "denek" dediği an arkama bakmadan kaçardım.

- İsviçreli bilim adamları görünmezlik hapını buldu ve siz bunu kullanan ilk kişisiniz. Hapı kullandıktan sonra yapacağınız ilk şey nedir ?

 Sevmediğim insanlara musallat olurdum :)

Bu mimi cevaplamak isteyen herkesi mimliyorum :)

 Bu akşam uzanıp güzelce kitabımı okuyacağımı düşünüyordum. Maalesef öyle olmadı. Tam 16 sayfa boştu. Birde öyle heyecanlı bir yerindeydim ki! Baktım okunacak gibi değil. Bu kitabı aldığım okuoku sitesinde ve yakamoz yayınevine durumu bildiren bir mail attım. Umarım olumlu bir cevap alırım. Daha önce böyle bir şey başıma gelmemişti. Moralim o kadar bozuk ki !










 Kütüphaneye her gittiğimde iki kitap alıyorum. Çünkü en fazla iki kitap alınıyor. Bu sefer kitap alırken çok zorlandım.  O kadar çok seçeneğin içinde hangisini alacağımı şaşırıyorum. "Firavunların Laneti" kitabını almamın sebebi ilk başta tarihi bir kitap olduğunu zannetmemdi. Meğer polisiye kitabıymış.

 Uzun süredir aşk kitabı okumadığımı fark ettiğim için "Çingene" kitabını aldım.  Bu kitaplar hakkında yorumlarımı okumak için  yakın bir zamanda  bloguma uğrayın ;)

 Daha önce Agatha'nın tekerlemelerden ve oyunlardan ilham aldığını duymuştum.  Bu kitabında bir oyundan ilham almış. Okuduğum diğer kitaplarında başından itibaren birkaç şüpheli oluyordu. Bu kitapta ise hiç şüpheli yok. Şüphelileri bulma işi özel dedektif Poriot'a kalıyor. 

 Çok akıcı ve heyecanlı ilerlemesine rağmen sonu beklediğim kadar iyi değildi. Sonunun beni memnun etmemesi Bir daha Agatha Christie okumayacağım  anlamına gelmiyor. Yazar bende bağımlılık yaptı. Agatha Christie okumaya devam !


 Oysa bu kitabı okumak için o kadar hevesliydim. Fiyasko bir kitap. Okurken küfürler ve psikolojisi bozuk olmayan karakterler olmasa çocuk kitabı okuduğumu düşünecektim. Yansıma görmekten gına  geldi. Birde kitapta bir tane düzgün kişilikli akıllı biri olmaz mı. Hepsi manyak. Karakterlerin amaçlarının ne olduğunu anlayamadım. 

Belki de bu sene içerisinde okurken en çok sıkıldığım kitaptı. Bir daha arka kapak yazısını okumadan bir kitap almayacağım. Gerçi arka kapak yazısı da pek aydınlatıcı değil ama...

 Hayatım boyunca asla iyi resim yapamadım.  Dün deniz kızı Ariel'in resmini çizmeye çalıştım. Ortaya yamuk ve koca kafa bir şey çıktı  :D  Anlaşılan hayatım boyunca güzel resim yapamayacağım.  Yine de yapmaya devam edeceğim. Resim yapmak- her ne kadar kötü de yapsam-  beni çok rahatlatıyor.


 Blogumda bir köpek aldığımdan bahsetmiştim. Sonrasında hiçbir şey yazmadım. Ama Royce'da büyük değişim oldu. Büyüdü ( Sadece enine =D ). Kilo aldı ki aldığımızda aşırı zayıf ve hastaydı. Ve dünyanın en şımarık köpeği oldu.


 En büyük uğraşlarımdan biri Royce'un fotoğrafını çekmek. Maalesef çok zor. Çünkü hiç yerinde durmuyor. Çektiğim 20 fotoğrafın 15'i doğru düzgün pozlar olmuyor. Şu anda bu yazıyı yazarken ayakkabımda Royce beyefendi tarafından katlediliyor :)


  Bende Royce'un birkaç fotoğrafını sizinle paylaşmak istedim:)