KARA PRENS (KARA SERİSİ #1)


  Kara Serisi uzun süredir kitaplığımda duruyordu. En sonunda okumamın vaktinin geldiğini düşündüm ve ilk kitabını bitirdim. Bu seriyi geciktirme sebebim konusunun vampirle ile ilgili olması. Bildiğiniz gibi birçok vampir kitabı özgün değil.  Kara Prens için bunu söylemem mümkün değil. Yazar kesinlikle harika bir dünya oluşturmuş. Duyguları çok güzel aktarmış. 

  Karpatyalılar Romanya'nın Karpatya bölgesinde yaşayan özel bir ırk. Kan ile beslenebiliyorlar ve yüzyıllar boyunca yaşayabiliyorlar. Erkek karpatyalılar yetişkinliğe eriştikten bir süre sonra renkleri göremiyorlar. Dünyaları siyah- beyaz oluyor. Duygularını da kaybediyorlar. Ta ki ruh eşi olan kadını bulana kadar. Karpatyalı bir erkek ruh eşini bulduğu zaman gözü ruh eşinden başka hiçbir şeyi görmüyor.Yüzyıllardır karpatyalı bebek doğmadığı için birçok karpatyalı erkek ruh eşini bulamıyor. Yüzyıllar sonunda ruh eşini bulamayan karpatyalı erkekler ise vampire dönüşüyor.

 Karpatya Prensi Mikhail'de artık ruh eşini bulamayacağını düşünüyor ve vampir olmaktansa intihar etmeye karar veriyor.Bu arada Amerika'dan Romanya'ya tatile gelen ve psişik yeteneklere sahip Raven bu gizemli adamın üzüntüsünü hissediyor ve Mikhail'e yardım etmek için onunla psişik bağlantı kuruyor. Psişik bağlantı esnasında Mikhail renkleri görmeye başlıyor ve artık ruh eşini bulduğunu anlıyor.  Kitabı genel olarak beğendim. Benim için tek kusuru Mikhail ve Raven arasındaki aşkın bazen vıcık vıcık olmasıydı. 
    



PUANIM:


Hiç yorum yok: